Henüz Bilmeyerek

   Yazamadığınız zamanlar olur; hissedemediğiniz... Ne yaparsanız yapın size verilmiş, hediye edilmiş hatta bahşedilmiş şeylerden tek tek men edildiğinizi hissedersiniz. Bu sizi yorar, hatta kırar bile. Kendinize kızarsınız. Evinizdeki o parlak ışıklı lambanın yardımıyla aydınlanan odadan çıkıp, kapkaranlık ve upuzun bir sokakta koşmak istersiniz. İçinizdeki isyan ve sevdiğiniz şeylerin sizden alındığını düşündüren duygu; sizi huysuz ve hırçın bir çocuğa dönüştürüverir. O an, o zaman her şey silikleşir hafızanızda, hayatta -şu kısacık hayatta- yapmak istediklerinizin hiçbir önemi kalmamış gibi hissedersiniz. Bu sizi ziyadesiyle yıpratır. Sonra, çok daha sonra baktığınızdaysa bu tabloya; kendinize kızarsınız. 'Bu kalabalığın içinde, hırçınlaşmak için nasıl da yalnızlaşmışım' dersiniz ve o hırçın çocuğu o tabloda bırakıp, aslında oraya tekrar döneceğinizi henüz bilmeyerek yalnız kalabalığınıza dönersiniz.

Yorumlar

Popüler Yayınlar